Sunday Aug 18, 2024

Beleş Ülkenin Masalı

Beleş çağındayken gidip baktım, Roma'yı fener gibi bir ipte sallandırmışlardı. Derken hızlı bir ata binen ayaksız bir adam çok keskin bir kılıçla bir köprüyü havaya kaldırdı. Derken gümüş burunlu bir eşek sıpası gördüm, iki tane tavşanın peşine düşmüştü. Ayrıca geniş bir ıhlamur ağacında sıcak gözlemeler asılıydı. Derken sıska bir dişi keçi gördüm, sırtında altmış okka yağ taşıyordu. Bu kadar palavra yetmez mi?
Derken saban gördüm, ne beygire koşulmuştu ne de öküze. Bir yaşındaki bir çocuk dört tane değirmen taşını Regensburg'dan Trier'e, oradan da Strasburg'a savurdu. Bir atmaca Ren Nehrini yüzerek geçti, hem de hakkıyla! Derken göğe yükselmek için birbiriyle kavgaya tutuşan balıkları gördüm ve birden tatlı bir bal bir vadiden su gibi akıp giderek bir dağda toplandı. Acayip öyküler bunlar! Derken iki karga çimenleri kesti ve iki tane sivrisineğin bir köprü yaptığını gördüm. İki güvercin bir kurdun tüylerini yoldu. İki çocuk iki keçiyi savurup attı. İki kurbağa da buğdayları harmanda dövdü. İki farenin bir papazı takdis ettiklerini gördüm, iki kedi de bir ayının burnunu kaşıyordu.
Derken bir sümüklüböcek koşarak geldi ve iki tane vahşi aslanı öldürdü. Bir bıyık makası bir kadının bıyıklarını kesti; memedeki çocuk annesini susturdu. Derken iki tane tazının bir değirmeni sudan çıkarıp taşıdığını gördüm ki, iyi yaptılar. Ve avluda dört tane beygir tüm güçleriyle buğdayları dövenden geçiriyordu. İki keçi ocağı ateşlerken bir inek de fırına ekmek atıyordu. İşte o sırada tavuk tıpkı horoz gibi öttü: "Üürüüüü." Masal da burada bitti.

Bu bölüm size Podbean.com tarafından sunulmaktadır.

Copyright 2024 Podbean All rights reserved.

Podcast Powered By Podbean

Version: 20240731